Yaşanabilir başka bir gezegen var mı?
Yaşanabilir başka bir gezegen var mı? ve ya diğer gezegenlerde yaşam var mı? Dünya dışında hangi gezegende yaşam olabilir? Gibi kafa kurcalayan sorulara bazı kaynaklardan faydalanarak açıklama getirmeye çalıştım.
Eğer canlılık, dünyada cansız maddeden kendiliğinden oluşabildiyse, yada inancımıza göre, yaradan ALLAH topraktan bizi yarattıysa, bu durum evrenin başka bir yerinde de gerçekleşmiş olabilir. Yaşamın, belirli kimyasal süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını kabul edenler, bu süreçlerin benzer koşullara sahip başka gezegenlerde de yaşanabileceğini öne sürerler. Bazı bilim insanları, yaşamın sadece dünyaya özgü olabileceğini savunurken, birçok araştırmacı, yaşamın evrende farklı yerlerde ve farklı zamanlarda ortaya çıkmış olabileceğine inanır. Onlara göre, uygun çevresel ve kimyasal koşullara sahip olan herhangi bir gezegende yaşamın ortaya çıkması mümkündür. Bu görüş, evrendeki yaşam olasılıklarını destekleyen teorilerden biridir.
Bu görüşe inananlar, dünyadaki yaşamın kökeninin tek seferlik ve tekrarlanamaz bir olay olmadığını vurgularlar. Aksine, yaşamın ortaya çıkışını açıklamak için önerilen tüm hipotezler ve yaşamın bilinen özellikleri, evrenin genel fiziksel ve kimyasal yasaları çerçevesinde oluşabilir görünmektedir. Bu yaklaşıma göre, biyokimyasal süreçlerin, evrenin başka yerlerinde de uygun koşullar sağlandığında benzer şekilde işleyebileceği düşünülmektedir. Hatta bazı bilim insanları, koşullar elverdiğinde biyokimyasal evrimin ve yaşamın, maddenin genel evriminin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu savunurlar. Bu görüş, yaşamın evrensel bir olgu olabileceği fikrini destekler ve yaşamın evrendeki farklı köşelerde ortaya çıkma olasılığını artırır.
Bu görüşe inananlar, evrenin sınırsız boyutlarını göz önünde bulundurarak, yaşamın sadece küçük bir güneş sisteminde ve onun bir gezegeni olan Dünya ile sınırlı kalmasının mantıksız olduğunu öne sürerler. Onlara göre, evrenin büyüklüğü göz önüne alındığında, başka yerlerde de yaşamın ortaya çıkması olasıdır. Bununla birlikte, Güneş Sistemi’nde Dünya dışındaki gezegenlerde yaşam beklentisi düşüktür. Harvard Üniversitesi’nden Harlow Shapley’nin yaptığı hesaplamalara göre, günümüz teleskoplarıyla 10²⁰ (100 kentilyon) kadar yıldız gözlemlenebilir. Shapley, bu yıldızların çoğunun ikili sistemlerde bulunduğunu belirtmişti, yani aynı yörüngede dönen iki yıldızdan oluşan sistemlerdir. Bu kadar büyük bir yıldız popülasyonu, yaşamın evrenin başka yerlerinde ortaya çıkma olasılığını artırsa da, Güneş Sistemi’nin dışındaki gezegenlerde bile farklı yaşam formlarının bulunması hala büyük bir araştırma konusudur.
İkili yıldız sistemlerinde düzensiz gravitasyonel kuvvetler ve bu kuvvetlerin yol açtığı aşırı sıcaklık döngüleri nedeniyle yaşamın var olması olası görülmez. Hatta tek yıldızların bile çoğu, ya çok kısa ömürlü, aşırı parlak ya da çok sönük olduğu için yaşamın gelişmesi için uygun koşulları sağlayamaz. Ayrıca, bu uygun özelliklere sahip birçok yıldızın gezegenlerden yoksun olduğu düşünülür. Shapley, her bin yıldızdan en az birinin gezegen sistemine sahip olabileceğini varsaymanın makul olduğunu belirtmiştir. Bu varsayım, evrendeki 10²⁰ yıldızın yaklaşık 10¹⁷’sinin gezegenlere sahip olabileceği anlamına gelir. Yaşamın oluştuğu herhangi bir yerin, en azından temel kimyası bakımından Dünya’daki yaşamla benzerlikler taşıması gerektiği, evrenin oluşumuyla ilgili teorilere dayanarak öngörülmektedir. Bu benzer kimyasal yapı, yaşamın temel unsurlarının evrensel olabileceğine işaret eder.
Bu durumda, yaşamın yalnızca ortalama bir sıcaklığa sahip gezegenlerde oluşabileceği öne sürülmektedir. Birçok yıldız sistemi, yaşamın gelişmesi için gerekli olan uygun yörüngeye sahip bir gezegeni barındırmayabilir. Shapley, ortalama bir tahminle, gezegen sistemine sahip her bin yıldızdan en az birinin yaşam için uygun bir gezegeni olabileceğini savunmuştur. Bu hesaplamaya göre, uygun sıcaklığa sahip en az bir gezegeni olan yaklaşık 10¹⁴ (100 trilyon) yıldızın bulunması olasıdır. Bu sonuç, evrenin büyüklüğünü ve yaşamın başka yerlerde ortaya çıkma ihtimalini düşündüğümüzde, yaşam barındırabilecek çok sayıda gezegen olabileceğini gösterir.
Yaşamın oluşabilmesi için bir gezegenin sadece uygun sıcaklıkta olması yeterli değildir. Aynı zamanda, yaşamı destekleyecek bir atmosferi tutabilmesi için gezegenin belirli bir büyüklükte olması da gerekir. Eğer uygun sıcaklığa sahip gezegenlerin her bin tanesinden biri aynı zamanda uygun büyüklükteyse, bu, yaşam için potansiyel gezegenlerin sayısını yaklaşık 10¹¹ (100 milyar) olarak verir. Ancak, bir gezegenin uygun sıcaklığa ve atmosfere sahip olması bile yaşamın ortaya çıkması için yeterli olmayabilir; birçok başka faktör de bu süreci etkileyebilir. Shapley, bu belirsizliklere rağmen, ortalama bir hesapla her bin gezegenden birinde yaşamın ortaya çıkabileceğini varsaymıştır. Bu da yaklaşık 10⁸ (100 milyon) yaşam barındırabilecek gezegen anlamına gelir. Bununla birlikte, bugünün biyologları Shapley’in tahminini oldukça düşük bulmaktadır. Günümüz bilim insanları, bu sayının 10¹⁶ (on katrilyon) veya daha fazla olabileceğini öne sürerek, yaşam barındırma potansiyeline sahip gezegenlerin sayısının çok daha yüksek olduğunu savunurlar.
Kaynak:
https://www.sciencedirect.com/topics/physics-and-astronomy/habitable-planets