Dünya edebiyatının en unutulmaz 15 roman kahramanları
- 1. Suç ve Ceza – Dostoyevski – Karakter Raskolnikov
- 2. Don Kişot – Cervantes – Karakter Don Kişot
- 3. Anna Karenina – Tolstoy – Karakter Anna Karenina
- 4. Madame Bovary – Karakter Gustave Flaubert – Emma
- 5. Dönüşüm – Franz Kafka – Karakter Gregor Samsa
- 6. Sefiller – Victor Hugo – Karakter Jean Valjean
- 7. Mrs Dalloway – Virginia Woolf – Karakter Clarissa Dalloway
- 8. Çavdar Tarlasında Çocuklar – J.D. Salinger – Karakter Holden Caulfield
- 9. Moby Dick – Herman Melville – Karakter Kaptan Ahab
- 10. Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupéry – Karakter Küçük Prens
- 11. Robinson Crusoe – Daniel Defoe – Karakter Robinson Crusoe
- 12. Kırmızı ve Siyah – Stendhal – Karakter Julien Sorel
- 13. Körleşme – Elias Canetti – Karakter Peter Kien
- 14. Zorba – Nikos Kazancakis – Karakter Aleksi Zorba
- 15. Goriot Baba – Honoré de Balzac – Karakter Goriot Baba
- Diğer Konu Başlıkları
Edebiyat Dergisi Notos’un dünya ve Türk edebiyatının en önemli roman kahramanları olarak tanımladığı 40 roman kahramanı listesi bulunmaktadır ve içlerinden dünya edebiyatının 15 roman kahramanı ele alınmıştır. Bu yeni kahramanlar, 295 seçmenin önerdiği 367 kahraman arasından seçilmiştir.
1. Suç ve Ceza – Dostoyevski – Karakter Raskolnikov
Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” romanının kahramanı, St. Petersburg Üniversitesi hukuk öğrencisi Rodion Romanovich Raskolnikov, ekonomik zorluklar nedeniyle üniversite eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Aslında diğer üniversite öğrencileri gibi soylu ailelerin çocuklarına ders veren ve annesinin mezun olana kadar zoraki gönderdiği birkaç rubleyle hayatının acısına son vermek isteyen Raskolnikov, hayatının acısını bitirmek istemektedir.
Kurtuluşunu planlı cinayette gören Raskolnikov, ondan zorla para almak amacıyla eski tefeci Alyona Ivanovna’yı öldürür. Şehrin dehşeti, maddi sıkıntılar ve insanların hayattan beklentileri Raskolnikov’u bu cinayeti işlemeye zorlar. Cinayetin ardından derin bir ruhsal bunalıma giren ve hayatı pişmanlıklarla dolu olan Raskolnikov, işlediği cinayetin toplumsal boyutunu ele alan bir düşünce sistemi geliştirdi.
2. Don Kişot – Cervantes – Karakter Don Kişot
Cervantes eserinde insan yaşamının amacını ele almış ve bunun için mücadele etmenin, gerekirse Don Kişot’un trajik imajında mücadele etmenin gerekliliğini bizlere aktarmıştır. İşin evrenselliği buradan geliyor. Don Kişot komik, hayalperest, cesur, cüretkar, korkusuz, çılgın, bunak, idealist bir kahramandır.
Don Kişot’un ilk baskısı 1605 yılında, Cervantes 58 yaşındayken yayımlandı. Kitabın önsözünde Cervantes, oğlu dediği bu ölümsüz kahramanın hapishanede doğduğunu belirtiyor. Don Kişot, Cervantes’in maddi sorunlarını çözmese de şöhret kazanmasına yardımcı olur.
3. Anna Karenina – Tolstoy – Karakter Anna Karenina
Rus yazar Aleksandr Puşkin’in annesi kadar güzel olan kızı Maria Hartung, Tolstoy’un yüzyılın en büyük aşk hikâyesi sayılan romanındaki Anna Karenina karakterinin yaratılmasına ilham kaynağı olmuştur. “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, ama her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.” Şu sözlerle başlayan roman, daha ilk cümlesinde aile hayatına dair çarpıcı gözlemlerle karşı karşıya olduğumuzu öne sürüyor.
Tolstoy’un 1876-1877 yıllarında yazdığı Anna Karenina’nın ana teması ağırlıklı olarak bir Rus ailesidir. Romantik özlemlerine rağmen, iyiliğin vücut bulmuş hali kocasına yaklaşınca vicdanında bir nevi çöküş yaşayan Anna, çevresel faktörlerin baskısına cesurca göğüs gerer ama sevdiği adam ve ona kendini suçlu hissettiren kocası bu yırtılmanın bedelini ağır bir şekilde ödemek zorunda kalır.
4. Madame Bovary – Karakter Gustave Flaubert – Emma
19. yüzyılı Yüzyılın en başarılı romanlarından biri olan Madame Bovary’de, zenginlik ve soyluluk hırslarına ihanet nedeniyle aile kavramının yıkılıp değersiz hale geldiği, sınıf ayrımcılığının ahlaka aykırı davranışlara yol açtığı anlatılır. Romandaki karakterlerle ilgili olarak Flaubert şunları söyler: “Madam Bovary’nin gerçek hayatla hiçbir alakası yoktur, tamamen uydurma bir hikayedir.”
Her ne kadar söylese de romanın karakterlerini gerçek hayattan seçtiğine şüphe yoktur. Eugene Delamare! Flaubert bir zamanlar kendini beğenmiş, kibirli ve kibirli bir karısı olan şüpheli bir doktor tanıyordu. Bir kadın, bir erkeği aldatıp yok ettikten sonra kendini zehirledi. Edebiyat tarihçileri ise Emma Bovary’nin şüphesiz Delphine Delamare’ye güçlü bir benzerlik taşıdığını ancak heykeltıraş Pradier’in çekici ve havai eşi Louise’in de yazara tesadüfi göründüğünü iddia ediyor.
Flaubert’in evrakları arasında Louise’in sadakatsizliği ve kibirinden dolayı kendi sonuna nasıl hazırlandığını anlatan yaklaşık 50 sayfalık bir el yazması bulundu. Anlatıcı Louise’in arkadaşıdır.
5. Dönüşüm – Franz Kafka – Karakter Gregor Samsa
Metamorfoz 20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olarak kabul edilir. Kafka “Dönüşüm”de kendi yaşamını, toplumun beklentilerinin bu yaşamı nasıl şekillendirdiğini ve bu oluşumun manevi dünyaya yansımalarını ikna edici bir şekilde anlatıyor. Kafka, Dönüşüm’de modern toplumdaki yabancılaşmanın mükemmel örneklerinden birini sunar.
Dönüşüm, onu yaşayan Gregor Samsa’nın hikayesidir. Gregor Samsa bir sabah uyandığında böceğe dönüştüğünü görür. Gregor, arzularını feda ederek çalışan ve babasının borçlarını ödemeye ihtiyaç duyan bir adamdır. Bütün bunlara rağmen Gregor ailesi tarafından takdir edilmemekte ve kendi ihtiyaçları hiç dikkate alınmamaktadır.
Gregor’un aile ekonomisi açısından önemi ancak böceğe dönüştükten sonra anlaşılır. Bunun sonucunda annesi, babası ve kız kardeşi birlikte çalışmak zorunda kaldı. Bazen insanlar bunu takdir etmek için çok geç kalıyorlar ama Kafka’nın hikâyesinde daha da üzücü olan şey, Gregor’un asla tanınmayı hak etmemesidir.
6. Sefiller – Victor Hugo – Karakter Jean Valjean
Victor Hugo, giderek çökmekte olan din ahlakı yapısını vurgulayarak başladığı Sefiller adlı romanında, kiliseyi ve onun dini etkisini ve geçmişini anlatarak tüm topluma gerçekçi bir bakış açısı getirmeye çalışmıştır. yaş Hikaye 1815-1833 yıllarında Fransa’da geçiyor. Fransız Devrimi’nden sonraki yıllarda çok fakir bir genç olan Jean Valjean, aç yeğenlerini doyurmak için bir fırından ekmek çalar. Hırsızlık yaparken yakalanır ve mutfakta köle olur.
Birkaç kez cezaevinden kaçmaya çalışır ancak başarısız olur ve cezası 19 yıla çıkarılır. Cezası biter. Hapisten çıktıktan sonra aç ve yalnızdır. Eski bir mutfak mahkumu olduğu için kimse ona yaşayacak yer vermez. Kasabanın hayırsever piskoposu Myriel onu ağırlıyor. Piskoposun ona göstermiş olduğu misafirperverliğe karşılık olarak Jean Valjean onun gümüş takımlarını çalar.
Bu olayın ardından polis onu yakalar. Bishop polise kıyafetleri Jean Valjean’a verdiğini söyler. Yıllardır ilk kez Valjean’a insan muamelesi yapılıyordu. Her ne kadar insanları sevmeyen, iyiliğe kötülükle karşılık veren, çalmaktan çekinmeyen bir insan olsa da bu davranışı onda büyük bir değişiklik yarattı ve iyi bir insan olmaya karar verdi. Piskoposun güvenine layık olabilmek için erdemli bir insan olmaya ve halk için çalışmaya karar verdi.
7. Mrs Dalloway – Virginia Woolf – Karakter Clarissa Dalloway
Roman Bayan Dalloway’in bir gününü konu alıyor. Bayan Dalloway düşündüğünde hatırlıyor, hatırladığında sorular soruyor ve bilinç akışıyla bizi bir düşünce labirentine sürüklüyor. Sürekli yeni bir kahraman ve yeni düşüncelerle karşılaşıyoruz ve olaylara her defasında yeni bir kahramanın gözünden bakıyoruz. Sonunda hepsi tek bir kişide birleşiyor, Bayan Dalloway. Woolf, romanlarında bilinç akışı tekniğini kullandığı için okura meydan okuyabilir.
8. Çavdar Tarlasında Çocuklar – J.D. Salinger – Karakter Holden Caulfield
Salinger, on altı yaşında, topluma uyum sağlayamayan bir gençtir. Holden aslında bir anti-kahraman. Pasif, korkak, korkak, yalancı, güvensiz, başarısız… Holden Caulfield dışında tüm karakterler toplumla uyumlu, toplumun ahlaki değerlerini özümsemiş, sosyal bir hayat yaşayan insanlardır.
Holden bu topluma uyum sağlayan ancak yozlaşmış insanlarla tanışıp onların ahlaki değerlerinin aşağılandığını görünce toplumdan biraz daha uzaklaşıp kendi kabuğuna çekilmek ister. Jerome David Salinger, Holden Caulfield’ınkine benzer bir çocukluk ve sıkıntılı bir eğitim hayatı geçirdi. İkinci Dünya Savaşı’na katıldı, savaşın olumsuz yanlarını gördü ve psikolojik kriz yaşadı.
Salinger, özellikle Çavdar Tarlasındaki Çocuklar’dan sonra başarısıyla dikkatleri üzerine çekince New Hampshire’a taşınarak insanlardan tamamen koptu ve yalnız bir hayat yaşadı. 2010 yılında 91 yaşında vefat etti.
9. Moby Dick – Herman Melville – Karakter Kaptan Ahab
Melville’in başyapıtı Moby Dick, büyük beyaz balina Moby Dick’i yakalama takıntısı gemisini ve adamlarını yok eden balina avcılığı gemisi Pequod ile Kaptan Ahab’ın hikayesini anlatıyor. Büyük beyaz balina Moby Dick, Ahab’ın aklını kurcalayan ve romana hakim olan gizemli kozmik bir yaratıktır.
Kendisini tek ayağını bırakan ve ruhunda onarılmaz yaralar açan dev beyaz balina Moby Dick’in ardından ölümcül bir yolculuğa çıkan Kaptan Ahab’ın şahsında, sürekli düşman arayan insanların kötü profilini görüyoruz. Takımın zayıf noktalarını kullanarak sahte motivasyon sağlayan Ahab, hikaye boyunca mağduru oynayarak amacına ulaşacağını düşünüyor.
Tek amacı kendisini küçük düşürdüğüne inandığı Moby Dick’i bulup öldürmek ve böylece huzura kavuşmaktır. Ancak hikayenin ilerleyen aşamalarında Ahab’ın asıl sorununun kendisi olduğunu görüyoruz. Adını Eski Ahit’teki kraldan alan Ahab, darbeyle önce kör olur, ardından bacağını yaralar ve sonunda ölür.
10. Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupéry – Karakter Küçük Prens
Küçük Prens, ideal gibi görünen, özlenen, asla yaşanamayacak fantastik bir yaşamı temsil ediyor. Bu çalışma yetişkinlerin insani ve doğal olmayan dünyasına bir tepkidir ve bu tepki birçok kodla ifade edilmektedir. Küçük Prens’in yaşını, ailesini, yaşadığı ortamı bilmiyoruz ama arkadaşlık arayan bir çocuk olduğunu anlıyoruz.
Aşk, dostluk ve insanı tanımak kavramlarını bünyesinde barındıran bir romandır. İlk kez 1943’te basılan Küçük Prens’te, yazarı Antoine de Saint-Exupéry’nin hayatından kesitler yer alıyor gibi görünüyor. Bu benzerliğin bir örneği de yazarın pilot olması ve kitabın anlatıcısının da pilot olmasıdır.
11. Robinson Crusoe – Daniel Defoe – Karakter Robinson Crusoe
Popüler soru “Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey nedir?” Robinson Crusoe, sorusundan televizyon reklamlarına kadar pek çok açıdan bilincimizdeki yerini sağlamlaştırmış bir macera. Defoe’nun romanının, Juan Fernandez adasında 4 yıl yalnız yaşayan İskoç denizci Selkrik’in hikayesi olan Sürgün Adası’ndan ilham aldığı söyleniyor.
Selkrik’i 1712 yılında o ıssız adadan kurtaran Kaptan Woodes Rogers, A Voyage by Shiparound the World adlı kitabında deneyimlerini anlatıyor. Kaptanla yaşanan anlaşmazlık sonucu Selkrik bu ıssız adaya bırakıldı. Selkrik ile Crusoe arasındaki benzerlik açıktır. Ancak diğer bir görüşe göre Daniel Defoe, İbn Tufeyl’in Hayy Bin Yakza adlı eserinden esinlenmiştir.
12. Kırmızı ve Siyah – Stendhal – Karakter Julien Sorel
Henri Beyle’nin kullandığı birçok takma addan biri olmasına rağmen, zamanla yazarın edebiyat dünyasındaki resmi adı olarak kaldı. Stendhal, uzun yıllar yaşadığı İtalya’yı çok seviyordu ve mezar taşına “Milanolu Errico Beyle” isminin yazılmasını istiyordu.
Ünlü Fransız yazarın İtalya’yı bu kadar sevmesinin nedenlerinden biri İtalyan kadınlarına olan tutkulu sevgisi, bir diğeri ise çok sevdiği annesini genç yaşta kaybetmesi ve onunla kan bağını inkar etmek için yeni bir kimlik arayışına girmesidir. bu ölümden sorumlu tuttuğu babası. Annesine duyduğu sevgi ve elinden alacağını düşündüğü babasına duyduğu nefret, eserlerine de yansıyor.
Kırmızı Siyah’ta Julien Sorel, babası gibi kaba, kaba, cahil, sevgisiz bir adamdır. Bazen ikiyüzlülüğe varan kurnaz bir müzakereci olan Sorel, yüksek bir mevkiye ulaşmak isteyen hırslı bir gençtir. Ancak babası onu küçümsüyor ve aşağılıyor. Stendhal aslında Julien’e kendisinden çok şey kattı.
13. Körleşme – Elias Canetti – Karakter Peter Kien
Canetti adını dünya edebiyatına kazandıran kitap Körlük’tür. 1928’de Canetti, insanlığın çılgınlığını anlatan sekiz romanlık bir seri planladı ve serinin ilk kitabı olarak başyapıtı Karanlık’ı yayımladı. Faşizmin her türlüsünü incelikli bir alaycılıkla anlatan kitap, yayınlandıktan hemen sonra Nazi otoriteleri tarafından yasaklandı.
Dizi Körlük ile sınırlıydı. Romanın kahramanı Prof. Kitaplardan oluşan bir dünyadan gelen bir adam nerededir ve kütüphane raflarındaki yaşamı onu iyi sona hazırlamaz. Roman, fildişi kulesinde bilimden saklanarak yaşayabileceğini sanan bir entelektüeli simgeleyen görüntü yönetmeni (Çin araştırmaları uzmanı) Profesör Kien’in öyküsüdür.
Kien eski dilleri akıcı bir şekilde konuşabilmesine rağmen modern dünyayı analiz edemiyor. “Karanlık”ta yazar, hayatın gerçekliğinden kopmuş katı, dogmatik zekanın kaos ve yıkımın üstesinden gelebileceğine inanmanın tehlikelerini büyük bir ironiyle ifade ediyor.
14. Zorba – Nikos Kazancakis – Karakter Aleksi Zorba
Zorba, Nikos Kazantzakis’in Aleksi Zorba adlı Makedon bir adam ile Girit’e giderek hayata katılmak ve orada bir linyit sahasını yönetmek isteyen bir entelektüelin kesişen yaşamını anlatan bir romandır (1946). Zorba karakterinin gerçeği ne kadar yansıttığı bilinmese de aslında yazarın kendi kendisiyle uğraştığı bir tür sessiz hesaplamadır.
Zorba tam bir özgürlük örneğidir. Anı yaşayan, duygularını çekinmeden ifade eden ve insanlara anı yaşamayı öğreten bir karakterdir. Zorba vatansızdır, hiçbir ideale mensup değildir ve durumundan oldukça memnundur. Kendisi dışında kimseye cevap vermek zorunda değil. Zorba, haksızlığa, üzüntüye ve neşeye santur ve dansla karşılık veren bir adamın hikayesidir.
15. Goriot Baba – Honoré de Balzac – Karakter Goriot Baba
Balzac’ın Goriot Baba romanında kızlarını tutkuyla seven, tüm servetini kızları için paylaşan zengin bir babanın gün geçtikçe zayıfladığı, itibarını kaybettiği, oğulları için kızlarını özlediği anlatılır. Kayınpederi ve kızlarını göremediği için ucuz bir pansiyon odasında acı ve acı içinde kıvranarak ölür.
Goriot Babadaki babalık duygusu, kendi dışındaki her şeyi iten, neredeyse hastalık noktasına varacak kadar tüm duyguları yok eden bir tutkudur. Eşinin ölümünden sonra baba Goriot’un tüm mirası iki kızına geçti. Öyle ki Goriot Baba’nın babalık duygusunu ortadan kaldırırsak geriye hiçbir şey kalmaz.
Nefesi bile çocukları için. Baba Goriot hiç düşünmeden kızları için canını, ruhunu, sevgisini ve tüm birikimini verdi ama kızları onu ölüm döşeğinde yalnız bıraktı. Yaşlı adam ölüm döşeğindeyken kızlarına öfkelenir ve onları ne kadar çok sevdiğini söyler.
En önemli roman kahramanları hakkında daha fazla bilgi için buraya da bakabilirsiniz.